-
1 üst tabaka
Oberschicht f -
2 üst tabaka
эли́та; привилегиро́ванное сосло́вие -
3 üst tabaka
верхний слой, поверхностный слойİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > üst tabaka
-
4 üst tabaka
n. upper circle, classes, upper classes, facing, gentry, superstratum, upper class* * *upper crust -
5 üst tabaka
upper layer, top layer -
6 tabaka
пласт, прослойка, слой- bağlayıcı tabaka
- bitkisel toprak tabakası
- çöküntü tabakası
- dondan koruyan tabaka
- drenaj tabakası
- filtre tabakası
- geçirimsiz tabaka
- humus tabakası
- kaplama tabakası
- koruma tabakası
- kuruyucu tabaka
- kum tabakası
- ses yalıtım tabakası
- sıkıştırılmış tabaka
- sınırlayıcı tabaka
- su geçirmez tabaka
- su tabakası
- su yalıtım tabakası
- sulu tabaka
- tesviye tabakası
- tortu tabakası
- üst tabaka
- yüzeysel tabaka
- zemin tabakasıİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > tabaka
-
7 upper circle
üst tabaka -
8 upper circle
üst tabaka -
9 upper crust
üst tabaka -
10 верхний слой
üst katman, üst tabaka, yüzeysel katman, yüzeysel tabakaТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > верхний слой
-
11 upper class
üst tabaka* * *zenginler sınıfı* * *((of) the highest rank of society; (of) the aristocracy: The upper classes can no longer afford to have many servants; He speaks with an upper-class accent.) yüksek tabaka, yukarı sınıf -
12 поверхностный слой
üst katman, üst tabakaТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > поверхностный слой
-
13 surface layer
üst tabaka, üst yüzey -
14 top layer
üst tabaka, örtü tabakasi -
15 upper layer
üst tabaka, örtü tabakasi -
16 gentry
n. üst tabaka, seçkinler, kibar tabaka* * *orta tabaka -
17 Mittelstand
Mittelstand m <Mittelstands; o pl> POL orta tabaka;gehobener Mittelstand orta-üst tabaka -
18 superstratum
n. üst katman, üst tabaka -
19 superstratum
n. üst katman, üst tabaka -
20 Oberschicht
- 1
- 2
См. также в других словарях:
üst tabaka — is., top. b. İleri gelenler sınıfı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabaka — 1. is., İsp. tobacco Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler sigara tabakası 2. is., jeol., Ar. ṭabaḳa 1) Katman Madenin üzerindeki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst deri — is., anat. 1) Deriyi oluşturan iki tabakadan dışta olanı, epiderm 2) bit. b. Yüksek bitkilerde bütün bölümleri sararak onları dış etkilerden koruyan renksiz, saydam, bir hücreli tabaka, epiderm Birleşik Sözler üst deri altı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaymak — 1. is., ğı 1) Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman 2) Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz 3) Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka 4) … Çağatay Osmanlı Sözlük
GIŞA — Örtü, perde. * Zar. Deri. Kabuk. * Üst tabaka. * Zarf. Mahfaza … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
katman — is. 1) Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka 2) jeol. Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı 1 cm den az olmayan tortul kayaç birimi, tabaka 3) top. b. Bir toplum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kat — 1. is. 1) Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık. S. F. Abasıyanık 2) Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey Bir kat … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt deri — is., anat. 1) Üst derinin altında bulunan ikinci tabaka, hipoderm 2) bit. b. Bazı gövde ve yaprakların üst derilerinin altında bulunan, çoğu kez hücre zarları kalınlaşmış özel doku, hipoderm … Çağatay Osmanlı Sözlük
deri — 1. is. 1) İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu. P. Safa 2) sf. Bu tabakadan yapılmış Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri… … Çağatay Osmanlı Sözlük